"Dans arkadaşı lazım" dedi bir arkadaşım Paris simalarından ... Bana ret edilmesi imkansız bir teklifle geldi. İrem Paris'de hem felsefe hem de moda okuyordu: Hem onu ziyaret etmiş olacaktım, hem de süper bir rehber ile Paris'i gezme fırsatım olacaktı. 2011'in Mart ayında çıktım yola 9 günlük bir tatil planı ile; plan derken plansızlık diyelim... Çantamı aldım, kameramı taktım boynuma çıktım yola... Unutmadan bir de kızlara bolca simit; Paris'de her şey varmış, susamlı simit yokmuş. Kızlar demişken unutmadan yazayım, diğer ev sahibelerim İdil ve Sedef'in adlarını kayıtlara geçireyim ve onlara da tekrar teşekkür etmiş olayım.
.:: Le château de Versailles ::. |
Sabiha Gökçen'den Orly'e, Orly'den de OrlyBus ile en yakın metro noktasına (Antony) ... metronun girişinden kapağı attık mı gerisi kolay... Haritasını biraz kurcalayınca, seyahat etmek pazar bulmacası çözmek gibi bir hal alıyor. Bulmaca derken; zor oluyor zannetmeyin tatlı bir zorluk... Zevkli anlamında. Ayrıca şehirde harita amacı ile bu metro haritalarını kullanabiliyorsunuz. 1. Metro hattı turistik bir hat, çoğu görülmesi gereken nokta bu hat üstünde...
.:: Metro Haritası ::. |
Gezilecek yerleri metro haritasının üzerine işaretliye işaretliye gezmeye başladık. Müzeler yaz yaz bitmez o kısma pek değinmiyorum. Müze konusunu şimdilik es geçip, yediğimiz içtiğimizi anlatayım. Fransız yemeklerinin yanı sıra dünya mutfağı ağırlıklı bir hafta oldu. Hayatımda ilk kez bir İsrail lokantasına gittim. Aşçı tabağı şeklinde gelen tabağımda çoğu Türkiye den alışık olduğumuz mezeler ve yemekler vardı. Yemeklerin yanı sıra Belçika birası olan LEFFE, ucuz ve lezzetli olan Fransız şarapları, İtalyan kahvesi ve enfes Fransız tatlıları haftanın unutulmazlarıydı. Avrupa'nın kahvaltı kültürü bize pek uymaz, genelde kruvasan ile öğün geçiriyorlar. Bu yüzden kahvaltılarda genelde evdeydik. Kızlara bir İngiliz kahvaltısı olan sepette yumurta (Egg in Basket) yaptım ve demleme çayımız ve kuruda olsa Türkiye'den gelen simitlerimiz ile güzel kahvaltılar yaptık. Kahvaltı için en az bir kere krep yemenizi tavsiye ederim. Ben Nutella çok sevdiğim için direk Nutella'lı yedim, yanında da sert bir kahve... Ben kahvaltı için kendime ressamlar tepesini (Montmartre) seçtim.
Gelelim gidecek olanlara tavsiyelere; Paris'e dört mevsim gidebilirsiniz ama yürüyerek gezebileceğiniz bir şehir olduğu için havanın nispeten iyi olduğu bahar aylarında gitmenizi tavsiye ederim. Yazın en sıcak günlerinde gitmeyin derim. Yazın gitmek için Güney Fransa çok daha uygun olacaktır. Paris yaşayan bir şehir bir kaç gün içinde kendinizi kaptırıyorsunuz. Benim şansım öğrencilerin içine karışıp Paris'i bir Turistten çok bir Paris'li gibi yaşayabilmiş olmam: İçkilerimizi alıp gerek bir parkta, gerek Sen nehrinin kenarında ufak piknikler yaptık bir çok kez. Bence çok daha zevkli oluyor. Bu yüzden bana sorarsanız çok stres olmayın ve her yeri göreceğim diye bir psikolojiye girmeyin.
.:: İdil & İrem - Versay Sarayında - Le château de Versailles ::. |
.:: Versay Sarayı - Le château de Versailles ::. |
Eiffel'e gelince bence uzaktan güzel, üstüne çıkıp şehiri seyretmek için altında sırada saatlerinizi harcamayın. İllaki çıkmak istiyorum diyorsanız. İlk kata yürüyerek sonrasına asansörle olan bir seçenek var onu kullanın. Bu sayede bekleme sürenizi biraz efor karşılığında epeyi kısaltabiliyorsunuz. Koca bir metal yığını bence de pek güzel bir yapı değil zaten parislilerde pek sevmiyorlar. Özellikle kendileri ile dalga geçilmesine sebep olduğu için olabilir. Hikayesi bilindik: Dünya fuarında (1881) şahsı muhterem rahmetli Gustave Eiffel tarafından yaptırılmış. Arkadaş demir yolu işinde çalışıyor, demir işçiliğinde ne kadar başarılı olduğunu göstermek için de böyle bir yapı yapmış.
.:: La tour Eiffel ::. |
Louvre müzesinden bahsetmeden geçilmez. Kesinlikle gidin ama bence programlı bir şekilde gezip yarım günde görülmesi en önemli şeyler görüp çıkın, yoksa bir haftada bile gezilmez zaten... Ayrıca bence binanın içindeki tarihi eserler kadar binanın kendisi tarihi eser, tavanlara dikkat etmenizi şiddetle öneririm.
.:: Musée du Louvre ::. |
Bu arada gezinin bir de sürprizi var : Paris'e geldiğimi duyan Duygu'da Hollanda'dan kalktı geldi. Onunla başka bir ülkede de olsa buluşmuş, hasret gidermiş olduk. İrem okuldayken Duygu ile Müzeleri gezdik: Hem bu sayede İrem'i de çok yormamış olduk. Duygu tam bir gezi hastası, hızlandırılmış Louvre turumuzda, birkaç fotoğrafta bana modellik bile yaptı. Güzel gülüşü ve komik tepkileri ile gezmekten ağrıyan ayaklarıma iyi geldi.
.:: Musée du Louvre ::. |
Louvre'de birçok ülkeye ait tarihi eserler de var. Bunlardan biri de pörtlek gözlü heykeldi. İnanılmaz beğendim. Saman, diş ve taş'dan yapılmış olan bu heykel özellikle bazı kişilere benzerliği ile bizi büyüledi.
.:: Musée du Louvre ::. |
Yazacak çok şey var ama internette zaten birçok tavsiye, rota, müzeleri anlatan yazılar bulabilirsiniz. Gitmeden önce en önemli tavsiyem, merhaba-nasılsınız diyecek kadar Fransızca öğrenin. Fransızlar bana hep yardımcı oldu. İngilizce sıkıntısı hiç yaşamadım. Ama ne olursa olsun hello, hi gibi kelimeler ile cümleye başlamadım. bonjour mösyö, bonjour matmazel gibi başladığım ve sonra ingilizce konuşabilir miyim diyerek İngilizceye döndüm. Bir düşünün size yol soran bir çinli veya avrupalı "Merhaba bir şey sorabilir miyim?" diye cümleye başlasa kaçımız sempati ile yaklaşmaz?
Paris güzel bir şehir. Şimdiden iyi gezmeler.
NOT: FOTOĞRAFLAR BANA AİTTİR. İZİN ALINMADAN KULLANILMAMASI RİCA OLUNUR: