22 Ocak 2012 Pazar

İstanbul Efendisi

İSTANBUL EFENDİSİ isimli oyunu 22.01.2012 tarihinde İstanbul Şehir Tiyatroları Kağıthane Sadabad sahnesinde 15:00 seansında izledik ... Sadabad sahnesi  beklediğimin ötesinde güzel bir sahne, öncelikle onu belirtmek istiyorum. 

Kalabalık kadrolu ile üç saati bulan uzun bir oyun. Özellikle Türk sanat müziğini seviyorsanız konser tadında bir oyun izleyebilirsiniz.

.:: Oyundan bir sahne ::.

Hikayesi çok doyurucu değil, edebi olarak da insanı tatmin etmiyor. Aile ile güzel vakit geçirmek için güzel bir oyun... Oyunu benim için ilginç yapan kısmı; doğaçlamalar. Her an bir oyuncu çıkıp oyunu değiştirebiliyor. Bence özellikle ikinci kez seyreden birisine en çok zevk veren şey bu doğaçlamalar.

Beni kızdıran bir konu var ama... Oyun başladı 15 dk geçti hala insanlar geliyor görevlilerde izin vermemek şurada dursun koşturuyorlardı. Diyeceksiniz İstanbul bu trafik var, ne yapsın insanlar biraz kendini onların yerine koy... İşte tam da bunu yaptım bu yüzden oyunun olduğu yere neredeyse bir saat önce geldim. Bileti alırken düşündüm, o güne başka program yapmadım. Kusura bakmayın kardeşim bu iş ciddi bir iş, bir sürü kişinin emeği var o sahnede... Yetişemiyorsan girmeyeceksin... Baktın trafik var yetişemiyorsun, rotanı değiştireceksin kısmet değilmiş diyerek gidip kahveni içeceksin !!!! Otobüsdemisin ineceksin ilk durakta... Kapı kapandı mı araya kadar açılmayacak bir daha... Görevliler sert olacak, katı olacak... Ben mecbur muyum önümden insanların geçip ses çıkararak yerleşmeleri yüzünden oyunu kaçırmaya... 

Ayrıca bir sürü aksilik olabilir kabul ediyorum ama emeğe diğer insanlara, insanın kendisine saygısı diye birşey var ya :

!!! O BİZ DE YOK !!!! 

TİYATRODA ÇALIŞANLARDA DA HAYIR YOK 

!!! İŞ OLSUN DİYE YAPIYORLAR !!!


18 Ocak 2012 Çarşamba

Kürk Mantolu Madonna

.:: Sabahattin Ali ::.

Yalnız mı olduğunuzu düşünüyorsunuz, yoksa toplumdan farklı olduğunuzu mu? Sabahattin Ali okumalısınız. Sert ve yalın ! Okurken içiniz burkulacaktır. Anlatılan hayatın içine bir ucundan illaki gireceksiniz! Geçmişinize dönüp daha önce hissettiğiniz duygular arasında kaybolabilir, bir aşkın insan ruhunda yarattığı duygu karmaşası, çaresizlik ve verdiği tatlı acıyı bu kadar düz ve saf nasıl anlatılabildiğini görünce şaşırabilirsiniz!!!! Hatta sanki çözüm hep oradaymış da siz görememişsiniz duygusuna kapılıp, yazarı kıskanabilirsiniz. 

!!! ÖNEMLİ !!!

SAKIN AMA SAKIN !!!
 Kitabın önsözünü veya arkasını kitaptan önce okumayın. 


Bahsedeceğimiz kitaba adını veren "Madonna delle Arpie" adlı tablo, Andrea Del Sarto tarafından 1517'de yapılmıştır. Floransa'da Uffizi Müzesinde diğer sanat eserleri ile görüp, bir iki saniye ayırabildiğim bu tablo Sebahattin Ali ile enfes bir romana dönüşmüştür. 

.:: Madonna delle Arpie ::.

Keşke daha yaşasaymış. Keşke o da diğerleri gibi hapislerde sürünüp kendi halkı tarafından, kendi devleti tarafından dışlanıp yok sayılmasaymış... 

Türk edebiyatı için çok önemli bir eser olan Kürt Mantolu Madonna okunması gereken eserler arasındadır. Tekrar okuyacağım o gün gelene kadar, Kuyucaklı Yusuf ve İçimizdeki Şeytan ile yazar ile aramdaki bağları daha da kuvvetlendirmeyi planlıyorum. Kuyucaklı Yusuf da geçen bir kaç ay içinde bitirdim bile, o da farklı ve güzel bir tat bıraktı hafızamda. Şimdi biraz ara verip İçimizdeki Şeytan'ı okunacaklar listesine alacağım. 

Bu arada şiirlerine ve öykülerine değinmeden olmaz. Hangi şarkıların aslında onun şiirleri olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız. Dilimize dolanmış bir çok güzel şarkıda imzası var. Şarkılardan bahsetmiyeceğim araştırıp şaşırma zevkini size bırakıyorum. 

Yazarın diğer romanları
  • Kuyucaklı Yusuf (1937)
  • İçimizdeki Şeytan (1940)
  • Kürk Mantolu Madonna (1942).

Kaynak : Yapı Kredi Yayınları  , Sabahattin Ali (wikipedia)Kürk Mantolu Madonna (wikipedia),
Madonna delle Arpie(wikipedia)

17 Ocak 2012 Salı

Mr. Nobody


Benim gibi ilginç, enteresan ve insanı düşündüren filmleri seviyorsanız. Zamanınız değerliyse. Bu filmin ilk 5 dk'sını izleyin eğer filmin devamı için heyecan duymuyorsanız bırakın, izlemeyin.

Hayatta her şeyin bıçak sırtında olduğunu düşünüyorsanız bir de 141 dakikanın ardından konuşalım. Bence kaçırılmaması gereken filmlerden biri. 2009 da çıkmış ve ben 2012 de izleyebildim. Birileri çıkıp bu film var izleyin kesin demesi lazım. Kimse demiyor bu yüzden özellikle ekledim.

İhtimaller, olasılıklar... İyi seyirler.

Mr. Nobody (2009)

Süre : 141 dakika 

Tür :  Drama | Fantasy | Romance


IMDB Puanı : 7.8 / 10 

Kişisel Puan
   ****

5 ödülü var & 3 adaylığı var
Yönetmen : Jaco Van Dormael
Yazar : Jaco Van Dormael
Yıldızlar : Jared Leto, Sarah Polley ve Diane Kruger

Kaynak : IMDB

15 Ocak 2012 Pazar

İz düşüm...

Bir hikaye anlatacağım size, gerçek bir hikaye; bir insanın hikayesini...

Zor zamanlardı, savaşın yaklaştığı dünyanın karışık olduğu zamanlar... 1921'de, Bursa'nın küçük bir köyünde dünyaya geldi. Çok okuyamadı, köyünün okulunda sadece 3 yıllık bir eğitim gördü. Hayatı zorluklar içindeydi. 16 yaşındayken hint keneviri yetiştirmek suçundan cezaevine girdi. Cezasının bitmesine çok az bir zaman kala dört mahkumun saldırısına uğradı, cezaevinden çıktıktan sonra evlendiği gün düğün evini basan hasmını öldürdü ve yeniden cezaevine girdi. Cezaevindeyken önce babasının cinayete kurban gittiği; daha sonra da doğumda karısının öldüğü ve çok kısa bir süre sonra da çocuğunun ölüm haberlerini aldı.

İşte bu acı hayatın içinde bir yerlerde bir şeyler oluyor. Çok uzatmayacağım, anlatacak çok şey var ama asıl anlatmak istediğim satır aralarında gizli olan bir hikaye: Bahsettiğimiz kişinin iki binden fazla tablosu ve bunun birkaç katı da deseni bulunmakta: Sadece Türkiye'de değil, dünyanın tanıdığı bir ressam oldu, eserleri konuşuldu. Bununla da bitmiyor; çizdikleriyle anlattıklarının yanında aynı zamanda yazar oldu. Hayatı boyunca yazdı. Büyük yazar olarak geçinen ve sadece bir iki kitabı olan büyük yazarlara inat 11 tane kitap yayınladı. Ben onlara inat diyorum ama onun gözünün kimseyi gördüğünü sanmıyorum...

Nasıl olur? Nasıl olabilir ? Böyle bir eğitim, böyle bir hayat, böyle bir kader nasıl bu şekle dönebilir. Hikayenin eksik bir yanı var. Dedim ya satır aralarında saklı bir hikaye var. Ne olduysa mapusta oluyor. Hayatının büyük bir kısmını geçirdiği mapusta ... Bir kişinin hayatına teğet geçiyor hayatı... 7 yıllarını beraber geçiriyorlar. Hocası oluyor, abisi oluyor. O ona Şair baba diyor, biz Nazım Hikmet diyoruz...

İşte böyle bir insan NAZIM HİKMET !!! böyle bir VATAN HAİNİ !!!

Kendisinin büyüklüğünü anlatmaya gerek yok... O öyle bir insan ki, hayatına şöyle bir dokunduğu Köylü İbrahim Balaban bile büyük bir Ressam, büyük bir yazar oluyor.

Onunla 7 yıl geçiriyor. 7 koca yıl, 7 kısacık yıl...

NAZIM HİKMET VATAN HAİNLİĞİNE DEVAM EDİYOR HALA !!!! 

Ama artık satırlarda ve ruhunun deydiği diğer ruhlarda....

Ama hala vatan hainliğine devam ediyor...